Kuruluşlar , yıkıcı teknolojiler nedeniyle hayatta kalabilmek için yeni yollar öğrenmek zorundalar çünkü gelecekte varlığını sürdürebilmek için değişen çevre koşullarına uyum sağlamak durumundalar… Burada genellikle kabul edilen yaklaşım işletmenin kendini değiştirmesidir. Değişim, eğitim ve geliştirme ihtiyacına neden olacaktır çünkü “değişen bilgi yönetimi” büyük bir önem kazanmıştır.

Günümüz bilgi çağında, insan ve teknolojiyi bir araya getirmek, sonucunda ortaya çıkan bilgiyi kullanmak ve yönetmek kuruluşlarda temel bir faaliyet halini almıştır. Bu çerçevede özellikle bilginin ön planda olduğu kuruluşlarda çalışanlar, öğrenme ve gelişme için teşvik edilir, sürekli öğrenmeyi sağlayacak ortamlar yaratılır.Fakat iş dünyasının yarın ne olacağı belli olmayan fırtınalı ortamında, artık kuruluşlar için eski tip yönetim yaklaşımları işe yaramıyor. Öğrenmenin sadece yetkinlik kazandıran formal eğitim programları ile gerçekleşmediği kabul edilmelidir.

Çalışanı sürekli bir arayış içine sevk edecek bulguları grup üyeleri ile paylaşacağı; sonuçları sorunların çözümünde kullanabileceği, yöntem ve prosedürlerin geliştirileceği bir ortamda öğrenmenin gerçekleşmesi, çalışan eğitiminde istenen verimi ve etkiyi sağlamaktadır . Kuruluşlarda kalıcı öğrenme, iş ortamında veya dışında çalışanın yaşadığı tecrübeleri, grup çalışmalarıyla kuruluş düzeyine yayması sonucunda oluşmaktadır.Yani öğrenme, kuruluş için adeta bütünsel bir yaşam tarzı haline gelmelidir. Kuruluşlar kısıtlı kaynaklarını öğrenme becerilerini bireysel seviyeden kuruluş seviyesine yayacak yaklaşımlar geliştirmeye harcamalıdır. Tam da bu noktada öğrenen organizasyon kavramı devreye girmektedir . Öğrenen organizasyon kavramı,1960’lı yıllarda Chris Argyris’in çalışmaları ile başlayıp gelişmiştir. Ancak kuruluşların ilgi duyduğu çağdaş bir uygulama olması, 1990 yılında Peter Senge tarafından yayınlanan ve Beşinci Disiplin adıyla Türkçeye çevrilen, öğrenen organizasyon düşünüşü ve uygulamasının anlatıldığı “Fifth Discipline” adlı kitap ile mümkün olmuştur . Öğrenen organizasyon kavramı, bir kuruluş içinde insanların ortak aklını harekete geçiren, onları kendi zihinlerinin içinde ayrı birer beyin olmaktan çıkarıp büyük bir beyine dönüştüren bir kavramdır. Toplam kalite yönetimi, gelişim ve değişim için araçlar içeriyorsa, öğrenen organizasyon kavramı da bu araçları değişen koşullarda kullanacak, geliştirecek bir ortak akıl geliştirmeyi içeriyor .
Öğrenen organizasyon; işletmelerin başarmak istedikleri sonuçlara ulaşmak için, sürekli olarak çalışan yetkinliklerini geliştirdiği, yeni ve geliştirici düşünme yöntemlerinin teşvik edildiği, ortak hedeflerin serbest bırakıldığı, çalışanların takım ve kurum olarak yöntemleri öğrendiği bir organizasyondur.

Öğrenen organizasyon 3 önemli adımdan oluşmaktadır. Bunlardan ilki öğrenen çalışan yaratmadır. İkinci adım çalışanların takımlar halinde çalışarak ve paylaşarak öğrendiği öğrenen takım yaratma ve son adım da kazanımlar sonucu yeni bilginin üretildiği öğrenen kuruluş yaratmadır. Organizasyonel öğrenmede önemli olan, sadece bireylerin öğrendiklerinin toplamı olmadığı; paylaşılan bilgi, anlayış ve davranış kalıpları doğrultusunda organizasyonel öğrenme ortaya çıkması ve toplam kazanım ile sonuçlanmasıdır .Bireysel öğrenmeyle başlayıp, grup düzeyinde öğrenmeyle devam eden ve kurumsal öğrenme ile sonuçlanan bir süreç olarak öğrenen organizasyon ; “bilgi yaratma, elde etme, paylaşma ve bu bilgiyi ve yeni görüşleri değişimde kullanma” sürecidir.

Ayrıca şu konuda unutulmamalıdır ki kuruluşlarda çalışanlar işten ayrılabilir. Giden çalışanların sahip oldukları bilgi birikimi, kuruluşun bilgisi haline getirilmez ise o kuruluş için aynı bilginin sürekli yeniden öğrenilmesi ya da tekrar tekrar tecrübe edilmesi yanlışlığını doğuracaktır. Eğitimin takım olarak ve kurumsal olarak yaygınlaştırıldığı öğrenen kuruluşlarda sürekli öğrenme süreci nedeniyle böyle bir yanlışlığa yer olmayacaktır. Böyle kuruluşlarda bilgi kişilere bağımlı olmayacak, kişiler değişse de sahip olunan bilgiye sürekli ulaşılabileceğinden bilgi kuruluşun bilgisi olacaktır.

Böylece işi ile ilgili derin bilgi sahibi ve öz yetenekleri gelişmiş, öğrenmeyi öğrenmiş, bilgiyi kıskanmayan, bilgi paylaşımına açık, bilgiye nasıl ulaşılabileceğini bilen, araştıran ve sürekli gelişen, yenilikçi ve yaratıcı, değişime açık ve esnek, takım halinde çalışabilen çalışanlar yaratılır ,kuruluşta öğrenmeyi sürekli ve kalıcı kılacak bir eğitim mekanizmasına sahip olunur, organizasyonel düzeyde bilgi paylaşım kültürüne sahip olunur, sahip olunan örgütsel bilgiyi yönetebilme avantajı sağlar. Öğrenen organizasyon yaklaşımı ile kuruluşlar sistematik sorun çözme ve yeni yaklaşımları deneme, geçmiş deneyimlerden öğrenme, işi en iyi yapanların tecrübelerinden ve başkalarından öğrenme, bilgiyi hızla ve etkin bir şekilde kullanma gibi bilgi çağı kuruluşlarının şiddetle ihtiyaç duyduğu organik yapıyı oluşturan temel özelliklere sahip olabilirler. Bu özelliklere sahip kuruluşların sürekli öğrenen, öğrendiklerini uygulayan, diğer çalışanlarla paylaşan böylece birlikte öğrenerek yenilik üretme kapasitelerini sürekli geliştiren çalışanlara sahip olarak bilgiyi yöneten ve öğrenen esnek bir kuruluş olacağı gerçektir .Bu ise kuruluşun bu çağda en çok ihtiyaç duyduğu entelektüel sermayesini sürekli artıracaktır.

Kaynak:
Ülgen, H. ve Mirze, S.K. (2018) . İşletmelerde Stratejik Yönetim, ss.66 İstanbul : Beta
Atak, M. ve Atik, İ. (2007) “Örgütlerde Sürekli Eğitimin Önemi ve Öğrenen Kuruluş Oluşturma Sürecine Etkisi”, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi, Cilt.3, No:1, ss.63-70
Öğrenen organizasyonlar, http://www.kalder.org/ogrenen_organizasyonlar1
Bu sitede yayımlanan yazılı ve görsel içerikler Özgen Tükel tarafından özel olarak yazılmış ve kaydedilmiştir , her hakkı saklıdır. Yönetim ve eğitim danışmanlığı için iletişime geçiniz.